Güneş panelleri ve rüzgar gülleri bir hayli yer kaplıyor. Hiç hesabını yapan oldu mu? Benim üstünkörü yaptığım hesaplara göre Türkiye'nin en rüzgarlı bölgelerinden biri olan Çanakkale'ye rüzgar gülleri dikmek için tüm Çanakkale'nin %20'si bir alanı tamamen bu iş için ayırmalısınız. Land Area Requirements for Wind and Solar https://www.saskwind.ca/land-area
Rüzgar türbinlerininde hem avantajları hem dezavantajları var. Hiçbir sistem mükemmel değil, bize bunların tamamen çevreci olduğunu ve sadece başarılı yönlerini sunuyorlar. Ancak aynı zamanda hala yetersiz yönleri var. Dediğiniz gibi bir kere çok fazla alan kaplıyor. İkincisi Propeller tipler hariç diğerlerin verimleri (mesela dikey eksenli olan Darrieus ve Savonius rüzgar türbinlerinin) görece daha düşük. En yüksek verimli olan propeller yani yatay eksenli üç kanatlı olan herkesin bildiklerinde de “teorik limit” yani betz limiti yüzde 60, 0’6 civarı. Ayrıca etrafında çok fazla hava akımı, vibrasyon yaratıyor çevredeki canlıların yaşamlarına tehdit. Kuşlar için tehdit. Bunları yapılmasın anlamında yazmıyorum ancak bu plantleri muazzam, hiçbir olumsuz tarafı yokmuş gibi yazanlarda aynı yanlışa düşüyorlar ki daha aklıma gelmeyen bir sürü olumsuz tarafı da var.
Uluslararası anlaşmalar gereği diğer ülkelerin ve ajansların, santralleri denetlemesinden dolayı, güvenlikle ilgili endişe edilmesini gerektirecek bir durum yok. Güneş yeterli diyenlere söylenebilir ki, güneş santralleri gerek kimyasallardan, gerek ısı adaları oluşturmalarından ötürü daha çok zarar veriyorlar.
Böyle bir ortamda nükleer türkiye için bir mecburiyet. Benim de güvenlik ve sürecin şeffaflığı hakkında herkes gibi haklı olarak kaygılarım var ancak insanlar bu kaygılarını nükleere karşı odaklıyor. Bu santraller öyle veya böyle yapılacak. Asıl odaklanılması gereken nokta hem santralin inşaatında hem de devamında süreçte gerçekten mevzuat/protokol/güvenlik kurallarına tamamen uyulması ve sürecin ne olursa olsun şeffaf olabilmesi olmalı.
Güneş panellerinin hem verimleri düşük hemde ekipmanları ucuz değil ve bınlar yurtdışından ithal ediliyor. Bu kadar reklamının yapılmasının sebebi sadece çevre duyarlılığı değil yani. Ayrıca tek parametre W/m^2’nin yüksek olması değil daha bir sürü etken var mesela havada ki toz miktarı. Bu sebeple yok iç anadolu ve akdenize solar plantler yapalım zaten her şeyimize yeter lafları safsata.
Tüm dünyanın en önemli ekolojik sorununun karbon emisyonu olduğunu düşünüyorum.En azından günümüzde yenilenebilir enerji kaynakları,enerjimizi elde etmede tek kaynak olamaz.Karbon kaynaklı enerji karşısında nükleer enerjiyi bu yüzden destekliyorum teorik olarak.
Güneş panelleri ve rüzgar gülleri bir hayli yer kaplıyor. Hiç hesabını yapan oldu mu? Benim üstünkörü yaptığım hesaplara göre Türkiye'nin en rüzgarlı bölgelerinden biri olan Çanakkale'ye rüzgar gülleri dikmek için tüm Çanakkale'nin %20'si bir alanı tamamen bu iş için ayırmalısınız. Land Area Requirements for Wind and Solar https://www.saskwind.ca/land-area
https://www.youtube.com/watch?v=rcOFV4y5z8c&list=PL6RpaBwAlAVahCtI6VQUcG4cTfOsBR-Ml Kurzgesagt YouTube kanalının nükleer enerji konulu üç bölümlük bir serisi var. Tavsiye ederim.
Rüzgar türbinlerininde hem avantajları hem dezavantajları var. Hiçbir sistem mükemmel değil, bize bunların tamamen çevreci olduğunu ve sadece başarılı yönlerini sunuyorlar. Ancak aynı zamanda hala yetersiz yönleri var. Dediğiniz gibi bir kere çok fazla alan kaplıyor. İkincisi Propeller tipler hariç diğerlerin verimleri (mesela dikey eksenli olan Darrieus ve Savonius rüzgar türbinlerinin) görece daha düşük. En yüksek verimli olan propeller yani yatay eksenli üç kanatlı olan herkesin bildiklerinde de “teorik limit” yani betz limiti yüzde 60, 0’6 civarı. Ayrıca etrafında çok fazla hava akımı, vibrasyon yaratıyor çevredeki canlıların yaşamlarına tehdit. Kuşlar için tehdit. Bunları yapılmasın anlamında yazmıyorum ancak bu plantleri muazzam, hiçbir olumsuz tarafı yokmuş gibi yazanlarda aynı yanlışa düşüyorlar ki daha aklıma gelmeyen bir sürü olumsuz tarafı da var.
Uluslararası anlaşmalar gereği diğer ülkelerin ve ajansların, santralleri denetlemesinden dolayı, güvenlikle ilgili endişe edilmesini gerektirecek bir durum yok. Güneş yeterli diyenlere söylenebilir ki, güneş santralleri gerek kimyasallardan, gerek ısı adaları oluşturmalarından ötürü daha çok zarar veriyorlar.
Böyle bir ortamda nükleer türkiye için bir mecburiyet. Benim de güvenlik ve sürecin şeffaflığı hakkında herkes gibi haklı olarak kaygılarım var ancak insanlar bu kaygılarını nükleere karşı odaklıyor. Bu santraller öyle veya böyle yapılacak. Asıl odaklanılması gereken nokta hem santralin inşaatında hem de devamında süreçte gerçekten mevzuat/protokol/güvenlik kurallarına tamamen uyulması ve sürecin ne olursa olsun şeffaf olabilmesi olmalı.
Güneş panellerinin hem verimleri düşük hemde ekipmanları ucuz değil ve bınlar yurtdışından ithal ediliyor. Bu kadar reklamının yapılmasının sebebi sadece çevre duyarlılığı değil yani. Ayrıca tek parametre W/m^2’nin yüksek olması değil daha bir sürü etken var mesela havada ki toz miktarı. Bu sebeple yok iç anadolu ve akdenize solar plantler yapalım zaten her şeyimize yeter lafları safsata.
Tüm dünyanın en önemli ekolojik sorununun karbon emisyonu olduğunu düşünüyorum.En azından günümüzde yenilenebilir enerji kaynakları,enerjimizi elde etmede tek kaynak olamaz.Karbon kaynaklı enerji karşısında nükleer enerjiyi bu yüzden destekliyorum teorik olarak.