1. Kusura bakmayın Melis hanım. Bu bir safsata!
Yediğimiz her şey hem kanser yapıyor hem de kansere iyi geliyor
Tıpta yılda 50 bin araştırma yayımlanıyor. Bunların kaçı ciddi ve kalliteli araştırma, tahmin edin? 3 bin.
Bu da %6’ya tekabül ediyor. Melis Alphan’ın ‘bir tanıdığının araştırması’ o yüzde altıya giriyor mu bilmem. Ancak neyin kanser yapıp neyin kansere iyi geldiği konusunda tek bir çalışmamaya bakmamız konusunda uyarıyor bizi Vox.
Vox’da çıkan yazıya göre, mesela kaliteli olarak nitelendirilen 49 çalışmanın 14’ü, yayımlandıktan hemen sonra başka çalışmalarca yalanlanmış.
Yeni bulunduğu iddia edilen 101 adet ilaç ve tedavi yönteminin ise sadece 5 tanesi uygulamaya taşınmış.
Neden tek bir çalışmaya güvenmemeliyiz?
Şarabın kansere karşı koruduğunu iddia eden 6, kansere neden olduğunu iddia eden ise 3 çalışma var diyor aşağıdaki grafik. 7 tıbbi çalışma domates kansere karşı koruyor demiş. 2 tanesi kanser yapıyor diyor. Çay, süt, yumurta, mısır, kahve, tereyağı, et… Aynı şekilde.
2. Trump, İran ile savaş istemiyor
Donald Trump’ın İran’a yönelik artan ekonomik ve siyasi baskısı, savaştan öte Tahran’ı yeni ve daha katı bir müzakereye mecbur etme amacını taşıyor.
Trump İran’da rejim değişikliği amacından ziyade, “yeni bir anlaşma olacaksa eskiye nazaran daha çok kazanım elde edeceğimiz şekilde olmalı” anlayışını benimsedi.
demiş Anadolu Ajansı için yazan Cemalettin Taşken. Benim görüşüme göre de Trump’ın en son isteyeceği şey 2020 seçimlerine Ortadoğu’da yeni bir savaşla girmek.
Ancak Trump’ı savaşa sokmaya çalışan şahinler var. Bunlardan bir tanesi, Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton.
Ben Armbuster, The Guardian’daki köşesinde John Bolton Dünyanın En Tehlikeli Adamı mı diye soruyor.
New York Magazine ise Bolton’ın Trump’ı İran’a saldırmak üzere manipüle etmeye çalıştığını yazıyor.
HotAir’da da İran konusunda Trump ile ters düşen Bolton’un kovulacağı yönünde söylentiler olduğu yazılmış.
Mr. Trump was firm in saying he did not want a military clash with the Iranians, several officials said…
Mr. Bolton, officials said, has quietly voiced frustration with the president, viewing him as unwilling to push for changes in a region that he has long seen as a quagmire. That, in turn, has led people in the White House to view Mr. Bolton with deepening skepticism, with some questioning whether his job is in trouble.
3. Türkiye ve sığınmacılar problemi
Türkiye’nin sığınmacılara mülteci statüsü vermemesi sıkça eleştiri konusu oluyor. International Crisis Group’un Türkiye direktörü Diba Nigar Göksel’in Ankara’da yetkililerden aldığı bilgiye göre;
Mülteci statüsü alamayan yabancılar, böylelikle suç işlediklerinde kolayca sınırdışı edilebiliyorlar. Çoğu da zaten buraya savaştan kaçtıkları için gelmiyor. Çalışmaya geliyor. Sınırdışı edilmemek için dikkatli davranıyorlar. Kanunlara uymaya çalışıyorlar.
Mülteci statüsünü kolayca veren Avrupa ülkelerinin birkaç yüz bin mülteci ile yaşadıkları sıkıntıları göz önüne getirirsek, 5 milyona yakın sığınmacıyı barındıran Türkiye’nin bu insanlara mülteci statüsünü vermek istememesi anlaşılabilir geldi bana.
4. “Erkekler hamile kalabilseydi, kürtaj bir ayin olurdu”
Gloria Steinem
Dünyada çok tartışılan, Türkiye’de ise kavgası pek yapılmayan şeylerden bir tanesi, kürtaj. Diyanet;
'Meşru bir mazeret olmadıkça kürtaj haram ve cinayettir'
diyor. Ancak bizim muhafazakâr kamuoyunda kürtaj Batı ülkelerine nazaran yine de pek tartışılmıyor. Dışardan bakanlar için şaşırtıcı. Büyük bir sorun olarak görülmüyor demek kürtaj Türkiye’de? Ancak gündemlerini dışarıdan ithal eden yerli aktivist grupların zaman zaman bu konuyu tartıştıklarını görüyoruz. Yine o zamanlardan birindeyiz. Alabama’da bir şeyler olmuş.
Türkçe yayın yapan Rus haber sitesi Sputnik’in seçtiği başlık;
Kürtajı yasaklayan Alabama senatosuna tepki dinmiyor
Pek çok eyalet ve etnik yapı arasında bölünen Amerika’yı ve Amerikan kamuoyunu monolitik bir yapı olarak düşünmek yanlış olur. Kürtaj üzerine daima sert tartışmaların geçtiği Amerika’da sadece cinsiyetiniz değil, siyah, beyaz veya Latin Amerika kökenli olmanız da meseleye bakış açınızı yönlendiriyor. Ama tabii en çok dindar olmanız veya olmamanız belirleyici.
Hemen Alabama’ya bakalım. Halkın %82’sinin Tanrı’ya mutlak inancı var. %77’si, dinin gündelik yaşamda çok önemli olduğunu düşünüyor. %73’ü ise her gün en az bir defa dua ediyor. 2016 seçimlerinde halkın %62’si Cumhuriyetçi Parti’ye vermiş.
Kararı veren senatörlerin hepsi beyaz ve erkek deniyor. Fakat kanunu yazan ve gündeme sokan (beyaz) bir kadın. İmzalayan da. İsminin yanına ‘‘Kürtaj bir sağlık hizmetidir’ diye not düşen twitter kullanıcısı Kate’e teşekkür ederiz. Ancak patriyarka diye bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Dindar insanlar var tabii.
ABD’deki en kürtaj karşıtı grup, erkekler değil. Cumhuriyetçi kadınlar.
Mesela siyahi muhafazakâr politik komentatör (bu kelimeyi Türkçeye ben kazandırdım) Candace Owens’a bakarsak Alabama’da kürtajların %62’sini siyah kadınlar yaptırıyor. Kürtajın, aile planlaması adı altında siyahların nüfusunu kontrol amaçlı yapıldığını iddia ediyor Owens.
Meselenin ırk yönüne dair ilgi çekici bir detay veriyor Owens. Buradan yola çıkarak sağa sola tıklayınca Feminists For Life (Kürtaja karşı feministler) adlı bir organizasyon olduğunu gördüm. Sitenin kullandığı görsellere bakarsak, hedef kitlesi Afro-Amerikan kadınlar. Ancak organizasyonun başkanı ve siteye fikren katkıda bulunan tüm kadınların beyaz olması dikkat çekici.
Tıpkı Alabama’da kanunun çıkarılması yönünde oy kullananların da hepsinin beyaz olması gibi.
Çoğunuza sürpriz gelecektir ancak siyahlar ve Latin Amerikalı göçmenlerin beyazlardan daha dindar olduğunu göz önüne alırsak, üzerine kadınların da erkeklerden daha dindar olduklarını koyarsak... Eyalet Alabama zaten. Haber bile olmaması lazım bunun. Köpek adamı ısırmış.
Paradoksal bir durum
Amerika’da kürtaj tartışmalarının altında daima bir ırk teması da var. Kabaca “ırkçı” diye tanımlanan Amerikan sağı, kürtaja da karşı. Kürtaja karşı olmaları siyah nüfusun büyümesini sağlıyor.
Batı ülkelerinde kürtaj karşıtlığının başını kadınlar çekiyor
Sadece Amerika değil. Sol liberal İngiliz gazetesi The Guardian ülkenin nabzını ölçmüş bu konuda.
Araştırmalar sürekli benzer sonuçları işaret ediyor. Kadınlar kürtajı kısıtlamak konusunda erkeklere nazaran daha sert. 2011 YouGov araştırmasına göre erkeklerin %28’i kürtajı kısıtlama taraftarı iken yasal kürtaj süresinde indirime gidilmesine isteyen kadınların %46 idi. 2012 YouGov araştırmasında bu sefer erkeklerin sadece %24’ü kürtaj süresini kısaltmak isterken kadınlarda oran %49’a çıkmıştı. Angus Reid anketinde erkeklerin % 35’i, kadınlarınsa %59’u yasal kürtajda hafta sınırının indirilmesini destekliyordu.
diyor.
Son söyleyeceğim:
Eğer meclisleri kadın ve erkek olarak 50/50 oluştursaydık ve grupları yine kendi içlerinde etnik yapılarına göre eşit temsil hakkı vderseydik, kürtaj kanunları bugünden daha sert olacaktı. Gloria Steinem boş konuşmuş diyebilirim.
Erkekler için doğum kontrol hapı bu tartışmayı bitirir mi?
Gerçekçi bir çözüm gibi görünmüyor. Kadınlar için olan doğum kontrol hapları, sadece iki regl arasında hamile kalınabilen kısa bir sürede biyolojinizi manipule ederken, ayın her günü hamile bırakabilen erkeğe doğum kontrol hapı vereceksek, onun otuz gününü manipule etmemiz gerekmiyor mu? Erkekleri yürüyen zombiler yapacaktır bu hap. Şiddetin patlama yapacağını kestirmek zor değil.
5. Mick Jagger kendine çocuk kanı enjekte ettirip sabah kahvaltıda mülteci kadınlardan alınan plasentaları mı yiyor?
Geçen ay kalp ameliyatı oldu. Fakat 76 yaşındaki Jagger’ın formu hala tip top. Bu görüntüler yeni.
Ünlü yıldızın sekiz çocuğu olduğunu ve sonuncusunu 3 sene önce 29 yaşında bir balerinden yaptığını hatırlatayım.
Instagram’da karşılaştıklarım
Brezilya’da pek çok renk var. Ancak “tek bir deri rengi göster, bu da Brezilya’yı temsil etsin” derseniz, o deri rengi bu. Beyaz değil. Siyah da değil. Melez.
Beğenip beğenmeme meselesi değil de… Karışımlar nasıl karışıyor, ona merakım var.
Bir modelin sayfasından. https://www.instagram.com/apropri4damente/