Erman Toroğlu gibi meyveciliğe başlasak bize kaça patlar?
Aktivist kadın tarafından taciz edilen erkek çocukları travma yaşamadı
Her şeyden sıkıldım. Kendimi toprağa ve tarıma vereceğim
diyorsanız ve
birisi satılık ilanlarından elde ettiği ortanca birim değerlerden bize meyve bahçelerinin değerlerini (TL/dekar) çıkarsa ne güzel olurdu
diye düşünüyorsanız, bu iş yapılmış bile. Alacaksanız veya satacaksanız şu kadar para ediyorlar:
Elma: 30 Bin
Kayısı: 30 Bin
Antep Fıstığı: 30 Bin
Ceviz: 35 Bin
Kiraz: 40 Bin
Fındık: 45 Bin
Zeytin: 45 Bin
Üzüm: 45 Bin
İncir : 50 Bin
Muz : 75 Bin
Portakal: 100 Bin
Şeytan İşi
Otomobilin yollara çıkışı halk tarafından hiç de hoş karşılanmamış ilk zamanlar,
Ford’un dört tekerliklileri Şeytan Vagonu diye isimlendirilirdi
diyor Newspapers.com.
Newspapers.com by ancestry, ABD’de 1600’lerden itibaren çıkan ve günümüze kadar gelen gazetelerden haberleri aratabileceğiniz bir kaynak.
Siteye göre Devil Wagon’un basında popülerliği yıllara göre şöyle:
100 yıl aldı ama şeytanla yaşamaya alıştık artık. Onsuz yapamıyoruz. Neyse ki ben araba kullanmıyorum. Açıkcası yürüme mesafesi dışında yerlere de gitmem. Toplantı, görüşme, randevu almam. Stockholm dışında böyle bir hayat sürmek kolay değil tabii ama hazır burada yaşıyorken arabasızlık ve trafiksizlik lüksünden faydalanıyorum. Toplu taşım kartım bile yok artık. ihtiyacım olursa 5-10 kullanımlık kontür dolduruyorum.
Kısa bir dönem arabam olmuştu. Kapalı garaja koyayım deseniz 2000 - 2500 lira kirası var. Sokakta park etmek ise aylık 700 - 800 liraya geliyor. Bir de haftada iki gün park ettiğiniz yeri değiştireceksiniz ki sokağı temizleyen belediye araçları işini yapabilsin. Bir kadeh bir şey içsen süremezsin. Benzini, bakımı, sigortası. Dünyanın parası. Derdi de cabası. Türkiye farklı olduğunu biliyorum ancak İskandinavya’da kırsal bölgelerde değil de büyük kentlerde yaşıyorsanız araba tutsaklıktır. Enayiliktir.
Çocukları kreşe gönderebilmede son sıradayız
Ekrem İmamoğlu, 3000 kreş açacağız, kadınlarımıza da istihdam sağlayacağız dediğinde AKP’ye muhalif ‘‘woke’’ kesimlerden aldığı eleştirileri hatırladınız mı? 18 Haziran tarihli bültende yer vermiştim kreşe itiraz eden woke tayfaya.
Zengin, güçlü ve ahlaksız adamların ezici çoğunluğu evlilik dışı ilişkilerle kadınlara para döküyor, büyük bir kısmı metres tutuyor
Çin’de ama. Sakin olun. Sadece Çin’de.
Pekin’deki Renmin Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre rüşvet almak ve görevini kötüye kullanmakla suçlanan erkeklerin % 95’i evlilik dışı ilişkilerinde kadınlara para yediriyor. % 60’ının ise düzenli ve sürekli beraber olduğu bir metresi var.
Türkiye’de engelli, ancak bir şekilde girebilirseniz Crazyshit.com adlı sitede ev hanımlarınca kocaları iş üzerindeyken yakalanan metreslerin feci şekilde dövülmelerini izleyebilirsiniz. Benzer sebepler yüzünden cezalandırmalarda Brezilya veya Meksika’da ayartan kadınların dövülürken saçlarının kesildiğini görüyoruz. Farklı kültürler, farklı ritüeller.
‘Mistress’ is brutally beaten and dumped at the side of the street ‘after being caught by scorned wife’ in China
Vengeful Wife in China Beats Mistress, Calls Husband to Watch
Biraz sonra göstereceğim istatistikten bir haber yapıp siyaseten doğrucu bir başlık atacak olsam
Londra’da siyahlar beyazlardan daha fazla cinayete kurban gidiyorlar
diye yazardım.
Siyahlar, Londra nüfusunun % 13’ünü, cinayet zanlılarının ise % 44’ünü oluşturuyor. Beyazlar ise % 60 ile çoğunluk olmalarına rağmen cinayet zanlılarının sadece % 24’ünü oluşturuyorlar.
-Objektif, yansız başlık ise
Beyazlar az ölüyor, az öldürüyor. Siyahlar çok ölüyor, çok öldürüyor
olurdu. Skynews’ın haberi burada.
Estonya’da yaşlı ve şişman kadınlar “feminist sanat” maskesiyle erkek çocuklara zorla kukularını gösterdiler
Aynı şeyi ihtiyar bir adam küçük kız öğrencilerin önünde yapsaydı yer gök yarılmıştı şimdi. Adam da hapisteydi.
Neyse ki cinsel tacize uğrayan erkek çocukların travma yaşamak yerine gösterdikleri tepki bize gelecek için umut veriyor. Sadece kafayı üşütmüş bir jenerasyon var, onun yok olması lazım. Gelecek, güzel olacak belki de. Şu yüzlerindeki olgunluğa bakın. Hepsinin alınlarına benden birer öpücük.
Bu olayın Estonya’da vuku bulması da enteresan. Doğu Avrupa’yı uzunca süre aşırı ilericiliğe karşı aşılı olarak düşündük. Ancak bu durum değişiyor olabilir. Vogue Ukrayna’nın Ağustos sayısının kapağı bize bunu söylüyor.
Türkiye’deki Suriyeliler, hükûmet, muhalefet, ırkçılık
üzerine bir hayli yoğun tartışmaların olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu bültende bilhassa yer vermedim. Başlıbaşına bir bülteni bu konuya ayırmayı düşünüyorum önümüzdeki günlerde.
Instagram köşesi
diyorum ama aslında bu köşeye haftanın estetik görseli köşesi de diyebilirdim. Mesela şu görsel çok uzun zamandır dolanıyor internetlerde. Bağlamını falan bilmiyorum ama hem erotik hem de estetik. Ha, ne dersiniz?
Hepinize iyi bir hafta dilerim.