ayakkabımın bağcıkları benim kalbimle eşimin bağcığıdır
Meşhur yazarlar bazen çok mu boş yapıyorlar ne?
Daha az turist, daha çok komşu
(Minus) - Turistes
(Plus) + Veïnes
diye yazıyor İspanya’nın ünlü tatil beldesi Mallorca’da bir pastanenin indirilmiş kepenklerinde.
850 bin nüfuslu adada turizm endüstrisine çalışan 100 bin araba var. Geçtiğimiz günlerde aşırı solcu Arran grubunun adadaki arabalara zarar verirken çekilmiş görüntüleri sosyal medyada dolaşıma girdi. İspanya, dünyanın ikinci büyük turizm ülkesi ve geçen sene 83 milyon turistin akınına uğradı. Turizm gelirleri, İspanyanın gayri safi milli hasılasının %10’unu oluşturuyor. Turizm kanserdir demiştim. İlk defa solcu bir örgüte sempati duydum.
Yazı makinesi namı ile bilinen Ahmet Mithat efendi aynı zamanda bu topraklardaki ilk şişelenmiş içme suyunu satan kişidir
Muzaffer Buyrukçu, ayakkabı bağlamayı bilmediği için, evden çıkarken ayakkabılarını eşi bağlarmış. Buna şahit olan Cemal Süreya, bu durumu bazı edebiyatçı dostlarıyla paylaşmış, Salah Birsel de bir yazısında bu olaydan bahsetmiş. Yazıyı okuyan Buyrukçu, Cemal Süreya’ya çok kızmış.
Bu olayın takipinde cemal bey telafi için muzaffer beye bağıcıksız ayakkabı almışdı ve muzaffer bey o ayakkabıları bir mektupla cemal beye geri verdi..mektupta yazanlar:
cemal bey ayakkabımın bağcıkları benim kalbimle eşimin bağcığıdır.
Edebiyatçılara dair bilmediğimiz pek çok şey var burada.
Üsküdar'daki köle pazarına gidip bir köle bir de cariye satın alıp eve dönmek belki bugün hala mümkün olabilecekti
İngilizler olmasaydı.
Köle pazarı 1847 yılında İngilizlerin baskısıyla kapatıldı diyor Koray Pehlivanoğlu. Resimde Üsküdar Köle pazarı resmedilmiş. Güzel bir yere benziyor.
Nükleer enerjinin faydalarını anlatan iyi bir bilgiseli var burada.
Geçtiğimiz günlerde metroda etrafında hiç kimse yokmuş gibi selfie çeken bir hanım çok konuşuldu
Meğerse kendi twitter hesabı varmış.
Instagram’da 1700 dişinin selfie’leri inceleyen bir çalışma var. Kadınlıklarını öne çıkaran pozları veren kullanıcılar daha fazla beğeni ve takipçi alıyormuş. Bu sonuca ulaşmak için araştırma yapmış olmaları inanılmaz.
Meksika polisi, sınırı geçerek ABD’ye illegal olarak girmek isteyen Afrikalı göçmenlerle çatıştı
Sanırım haber başlığı yeterince açıklayıcı.
Modası ve modeli sık değişen tüketim ürünlerinde abonelik sistemi popüler olmaya başladı
Nike da 'Abonelik' modeline geçiyor. ABD'de ayda $20 veren gençler ayakkabılarını 3 ayda bir yenilerken, $30 verenler 2 ayda bir, $50 verenler ise her ay yenileyebilecekler.
Ben de son dört beş senedir telefonumu kiralıyorum. Bir nevi abonelik diyelim. Kullandığım telefona asla sahip olmuyorum. Senede bir defa eskisini verip en yeni modele değiştirme hakkım var. Gayet memnunum.
Bağları olup sanayisi güdük kalan Türkiye’nin şarap dosyası
“Bazı ülkeler tarımı daha teknolojik yaparak daha yüksek verimler elde etmektedirler fakat bu, şarapçılıkta tam tersidir, verim ne kadar artarsa kalite o kadar aşağıya iner. O yüzden şarabın üretiminde biz mümkün olduğu kadar kıraç̧ araziye bakarız, verimin düşük olduğu araziye bakarız ki bu bir yerde de aslında verimsiz arazilerin değerlendirilmesi açısından çok önemli bir faktördür. Böylece çok daha yüksek kalite yakalayıp uluslararası pazarda daha iyi bir değer yakalayabiliriz.”
Göçmenler rezalet araba kullanıyorlar
En azından İsveç’teki göçmenler.
Bir göçmen, etnik İsveçliye göre neredeyse 2 kat fazla kaza yapıyor. Eğer göçmen Ortadoğulu ise bu oran neredeyse 4 katına çıkıyor. Fakat en kötü sürücüler Ortadoğulu kadınlar. Hayret, kadınlar erkeklerden iyi sürücüdür oysa. Haber burada (İsveçce).
Son birkaç hafta bültenin temposunda aksamalar oldu. Çünkü aslında uzun zamandır Türkiye’deydim ve vaktim inanılmaz yoğun geçiyordu. Artık yavaş yavaş Stockholm’de huzurlu kabuğuma çekilebileceğim. Az kaldı. O zaman size bir Türk gözüyle Türkiye’yi değerlendiririm. Bugün biraz kısa tutalım. Yine bir erken saatte uçak yolculuğu var önümde.
Instagram falan diyeceksiniz şimdi ama hiç öyle güzel şeylere bakamadım. Yukarıdaki metro güzeli Jessica George(ous) ile yetinelim. Daha yeni bir grup Anadolulu öğretmenle Trabzonspor’un maçını seyrettik. Kantinden elmalı soda aldım. Kasadaki zırtapoz “2,5 lira hocam” dedi. Soda biraz fazla şekerliydi. Daima sadesini içmek lazım da… İşte acaba bu sefer başarmışlar mı diye kendi aklımızı çeliyoruz.
İngilizce kelime “georgeous”un anlamı Urban Dictionary’e göre şöyle:
“Describing a transcendent beauty that forever consumes the hearts and minds of any who gaze at its stunning perfection.”